3 Nisan 2010 Cumartesi

Taçsız Kral(1965) ile ilgili güzel bir yazı




Yapım Yılı:1965
Yönetmen:Atıf Yılmaz
Senaryo Yazarı:Safa Önal
Yapımcı:Ertem Eğilmez - Arzu Film
Oyuncular:Metin Oktay/Gönül Yazar/Ayten Gökçer/Ajda Pekkan/Erol Taş/Gündüz Kılıç/Karıncaüzmez Şevki
Ayşe Şasa - Yönetmen YardımcısıYönetmen Yardımcısı
Zeki Ökten - Yönetmen YardımcısıYönetmen Yardımcısı

Filmle ilgili denk geldiğim hoş bir yazıyı paylaşmak istedim:

‘Ma Vie’ (1964) (Alain Barriere) melodisi, İzmir-Aşıklar Yolunda iki sevgili (birazdan Asansör’e gidecekler).. Mine (Jeyan Mahfi Ayral’ın sesi ile) ; “Bil bakalım, kan kırmızı süt beyaz, fındık kabuğundan küçük, kale kapısına sığmaz.” Metin (Hayri Esen’in sesi ile) ; “Kelime oyunu yapıyorsun. Kan, tabii kırmızı, süt de beyaz değil mi? Fındık kabuğundan küçük olacak ki kabuğuna sığsın.” Mine ; “Yalnız insanlar sığmaz kabuklarına.” Ölümünden (13 Eylül 1991) birkaç saat önce gitarist Tarık Öcal’a Nazım Hikmet’in bir şiirini okuyup “İşte bu şiiri bilmeyen ne top oynar, ne gitar çalar. İşin özü bu kardeşim” diyen tertemiz bir insanın öyküsü. Filmin yapımcısı Ertem Eğilmez (fakat jenerikte Arslan Barutçuoğlu yazıyor) bir söyleşide (17 Temmuz 1965-Ses) “(Taçsız Kral) filmi, Metin Oktay’ın hayat hikâyesi mi olacak” sorusunu şöyle yanıtlıyor ; “Tam değil. Olaylar..Metin Oktay’ın gerçek hayatına benzeyebilir. Hatta, belki de herhangi bir futbolcunun hayatına uydurulabilir. İsim yapmış klas bir futbolcunun kadınlar arasında geçirdiği bir dönem vardır. Bu dönem her futbolcunun hayatının rengidir.” 40’ların sonu. İzmir, Karşıyaka’da Çiftefırınlar Mahallesi. O dönem hemen her sokakta olan arsada çocuklar futbol oynuyor. Cin gibi bir çocuk, Metin, nedense, takıma girememiş ve Spor Malzemeleri Mağazası vitrinindeki topları seyrediyor. ‘Enfants de Tours’ (1963) (Macias / Demarny / Blank) melodisi ile konserve kutusunu tekmelediği sokakta dalgın yürürken önüne ‘hayallerindeki’ futbol topu yuvarlanır. Murat Abi onun üzüntüsünü bu armağanla gideriyor ; (Sadettin Erbil’in sesi ile) “Seni ben çalıştıracağım.. Büyük bir futbolcu olacaksın. Benden bile büyük..” Murat Abinin ‘baldan tatlı, safi şekerden yapılmış kızı’ Mine, Metin’i seviyor. Üçünün ‘Valencia’ (1926) (Jose Padilla) pasodoblesi ile gazoz içtikleri sahne ne kadar güzeldi. Metin’in (adını öğrenemediğimiz) babası, kavga çıkan bir mahalle maçından sonra topu keser.. Babası (Erdoğan Esenboğa’nın sesi ile) ; “Bindir söylüyorum. Topla oynamak günahtır..Dinleyen kim. Bir daha görürsem..” Annesi (onun da adını öğrenemiyoruz) ( Alev Koral’ın sesi ile) ; “Yapma oğlum, laf anla biraz. Fakiriz biz. Oyunla geçirecek vaktimiz yok. Baban sabahın altısından geceye kadar fabrikada ömür çürütüyor (işe giderken elinde üç bölmeli sefertası var). Bir gündüz uykusuna hasret. Bir erkeğimiz de sensin. Okuyup kazanacaksın. Başka çaren yok.” Metin ; “Var anne. Göreceksiniz.” Sonraki yıllarda Murat Abinin gözetiminde çalışması ve yükseliş ; Damlacık Spor, Yün Mensucat ve 1954’te İzmir’deki son kulübü İzmirspor. Adalet Cimcoz’un seslendirdiği Hülya Demir.. İzmirspor’un başkanı Sedat Beyin kızı olan Hülya ile Metin beraberken hep “Un’Altra Volta” (1964) (Pallavicini / Niessen / Werner / Scharfenberger) melodisi duyuluyor. Metinin İzmirspor’la anlaşması bile Hülya’nın Kültür Parkta bir arkadaşı ile ‘Tuff’ (1964) (Cannon) melodisi eşliğinde romantik dansını gördükten sonra olur. Genç kızın odasında (anne babası İstanbul’daymışlar) (birkaç yıl sonra Metin’i İstanbul’da evine çağırınca bu kez de İzmir’de olduklarını söyleyecektir) geçen gecenin sabahında “Blowin’ in the Wind” (1963) (Dylan) melodisini dinlerken Murat Abi şunları söylüyor ; “Dün gece çalışacaktık. Bekledim. Sedat Beyin kızı yaramaz sana. Bunlar zengin kızı. Hiçbir şeylerine ayak uyduramazsın. Futboldan da olursun boş yere..Buralar tehlikeli olmaya başladı. Uzaklaşmanın tam zamanıdır. Cumartesi günü İstanbul’a gideceğiz.” 1955. Galatasaray. Başarı dolu yıllar ; Gol krallıkları ; (Filmde görmesek de) ‘Ağları Yırtan Gol’ (10 Haziran 1959) ; Şöhret ; Yepyeni bir çevre. Yine de Metin’in parası az. Candemir’le (Cüneyt Türel seslendirmiş) Gönül Yazar ve kız arkadaşlarını ‘Laz Hakkı’nın lokantasına götürdüklerinde neredeyse hiç paraları yoktu. ‘Monte Carlo’ (1964) (Farina) melodisini dinlediğimiz sahnede hesabı ödeyemedikleri gibi Metin, Hakkı’dan 200 lira da borç almıştı. Gönül’le beraber olduğu 3 sahnede ‘La playa’ (1964) (Van Wetter / Barouh) melodisi var. Bu arada kimleri tanımayız ki ; “Gool, gol, gol. Bravo Metin” diye heyecanla maç anlatırken mikrofonun dengesini bozan Pertev Tunaseli ; ‘Halk Gazetesi’ Milliyet ve Rıza Tüzün’ün seslendirdiği Necmi Tanyolaç ; Yine Erdoğan Esenboğa’nın seslendirdiği Fenerbahçe kaptanı Naci ; Karıncaezmez Şevki ve 34 .. ..4 plakalı 50 model Opel Kapitan’ı ; Gündüz Kılıç ; Cihat Arman ; Hatta (yine Rıza Tüzün’ün seslendirdiği) Orhan Şeref Apak. Bu başarı dolu günlerin birinde en olmaması gereken olur ; Hülya, Metin’e gelir. Fausto Papetti’den ‘Caminemos’ (1964) (Testoni / H. Martins / A. Gill) melodisi ve Galatasaray Adasındaki konuşmaları.. Metin ; “Ne istiyorsun benden?” Hülya ; “Seni.” Evlenirler. Bir süre sonra İzmir’e dönmesi için baskı başlar. Ayrıldıkları konuşma.. Hülya ; “Ya ben ya Galatasaray.” Metin ; “Galatasaray. O daha vefalı.” En büyük destek, yine Mine ve Murat Abiden gelir. Bir yıl Palermo kulübünde futbol oynar. Tekrar Galatasaray. Bir milli maç öncesi doktor muayenesinde ortaya çıkan ‘kalp kifayetsizliği’ ve Metin’de düşüş başlar. İçki ile geçen günlerden sonra “Mare d’Estate” (1964) (Papetti / Cassano) melodisi ile dertleşmek için Gönül’e gider. Mine ve Murat Babayı İstanbul’a çağırırlar. Sevgi dolu bir ortamda günlerce süren çabalar ve Murat’ın ‘Controluce’ (1962) (Cassano) melodisini dinlediğimiz meyhanede Metin’i yaşama döndüren konuşması.. Murat ; “İçme artık..Kalk eve gidelim. Derdine, acına saygı ettim. ‘Zaten bozuk, üstüne üstüne gitmeyeyim’ dedim. Ama, tadını kaçırdın artık. Öleceksen top için öl. Hepsi hepsi bir ölüm. Böyle, gün gün öleceğine lahzada ölürsün hiç olmazsa. Deneyeceğiz, her şeye yeniden başlayacağız.” Günler sonra tekrar yapılan kontrollerin ardından.. Gündüz Kılıç ; “Oynayabilir mi doktor?” 1. Doktor ; “Tabii. Bir Beşiktaş taraftarı olarak üzgünüm ama..” 2. Doktor ; “Ben de Fenerbahçeliyim. Maalesef eskisinden daha iyi oynayacak.” Hastaneden çıkarken Mine ile el eleydi. Yine gol krallıkları yine başarılar. Metin öylesine saf ve temiz ki, Hülya film boyunca ona 3 kez ‘çocuk’ diyor. Gönül de iki yerde ‘deli çocuk’ ve ‘koca bebek’ demişti. Mine ise son sahnelerin birinde babasına şunları söylüyor ; “O bizim hayatımızın bir parçası. Koskoca bir sevgimiz var. Dünyalar kadar büyük. Sevgiye hiçbir şey karşı duramaz. Git baba, bulursan zorla getir. O hâlâ mahalledeki küçük Metin. Bir top daha alırsın, çocukluğundaki gibi.” (Yazan : Murat Çelenligil)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder